
Öte yandan hala yönetmelikte dere kumu kullanıldığını ifade eden KadıoÄŸlu, “Ancak bana göre özellikle deprem bölgesinde yasaklanmalı. Dere, genel anlamda taşıdığı kaya parçalarını içinde hareket ettirerek yüzeylerini yuvarlaklaÅŸtırır ve adeta bir cilalama iÅŸlemine tabi tutar. Bu da taÅŸlarda parlak ve kaygan bir yüzey oluÅŸturur. Bu taÅŸları çimento ile karıştırdığımız zaman çimento bunların üzerinde çok saÄŸlam tutunmamaktadır. Nitekim, siz bir camın üzerine bir çimento koyduÄŸunuz zaman tutmayacaktır. Dere kumullarının birinci zafiyeti bu.” diye konuÅŸtu.
Prof. Dr. Kadıoğlu, dere kumlarının ikinci olumsuz tarafının ise dayanım güçlerinin zayıflığı olduğunu belirtti. Kadıoğlu, bu kumların bileşenlerinin farklı olmasından ve homojen davranış sergilememesinden dolayı binaların hareketi sırasında oturmalara ve kırılmalara neden olduğunu ve dolayısıyla dayanım güçlerinin de zayıf olduğunu aktardı.
“TESTLER DOÄžRU SONUÇ VERMEZ”
KadıoÄŸlu, dere kumlarının en önemli olumsuz noktasının ise yapılan testlerde doÄŸru sonuçlar vermemesi olduÄŸuna dikkat çekerek, “Biz dere kumullarında yapacağımız alkali silika reaksiyon testlerini baÅŸarılı bir ÅŸekilde yapamıyoruz. Çünkü heterojen bir birleÅŸime sahip olması, bir alanın 2-3 metrekare içerisinde deÄŸiÅŸim göstermesinden dolayı alacağınız hacimsel örnek bölgesinin tamamını temsil etmemektedir. Yapacağınız deney sonuçları asla o alanı temsil etmez. Bu tip kumlardaki çakıl, çört gibi malzemelerin fazla olmasından dolayı, zaman içerisinde çimento ile reaksiyona girip çimentonun dayanım gücünü azaltarak kopmalarına neden olmaktadır. Yapmış olduÄŸumuz çalışmalarla bunu tespit ettik.” dedi.

“EN UYGUN MALZEME KIRMA TAÅž”
İnÅŸaatta kullanılmaya en uygun kum ya da çakılın, kırma taÅŸtan elde edileni olduÄŸunu söyleyen KadıoÄŸlu, “Kırma taşın yüzeyi pürüzlü olduÄŸu için çimento ile reaksiyona girer. Çimento, kırma taÅŸların pürüzlü yüzeyine nüfus ederek tutuculuk özelliÄŸini artırmaktadır ve betonun ömrünü uzatmaktadır. Bu taÅŸlar da mutlaka testlerden geçmesi gerekiyor. En önemli husus ÅŸudur; el karması ile kesinlikle beton hazırlanarak inÅŸaat yapılamamalı. Hazır beton kullanılmalı. Bu beton silindirin içinde sürekli dönmeli. Agrega miktarı ve su miktarı katılarak beton hazırlanmalıdır.” dedi.
“3 TEMEL HATA TESPİT ETTİK”
KadıoÄŸlu, deprem bölgesinde yıkılan binalarda 3 temel hatayı tespit ettiklerine dikkat çekerek, “Birincisi; binaların yaÅŸlı olması ve buna raÄŸmen bakıma alınmaması. İkincisi; dere kumu kullanımının çok fazla olması. Üçüncüsü ise zemin sıvılaÅŸmasına dikkat edilmemesi. Bölge alüvyon yatağından oluÅŸuyor ve yer altı su seviyesi çok yüksek olmasına raÄŸmen zeminde hiçbir iyileÅŸtirme yapılmadan saÄŸlam bir radye temel atılmasına raÄŸmen binaların yan yattığını tespit ettik. Bina yapımı sırasında yapı denetimi kadar zemin denetimi de söz konusu olmalı” dedi.

“FAY HATLARININ OLDUÄžU YERLER TARIM İÇİN MÜKEMMEL YERLERDİR”
Türkiye’nin deprem ülkesi olduÄŸunu ve ülke sınırları içinde çok sayıda fay hattı bulunduÄŸunu belirten KadıoÄŸlu, “Türkiye’de 7 ÅŸiddetinde deprem üretebilecek 25-30 civarında fay hattı sayabilirsiniz çok rahat bir ÅŸekilde. Fay hattının geçtiÄŸi zonlarda 8 metreye varan atımlar tespit ettik. Siz istediÄŸiniz kadar saÄŸlam bina yapın, istediÄŸiniz kadar zemin etüdü yapın, eÄŸer fay hattının üzerinde bina yaparsanız ve 8 metrelik bir atıma denk gelirse bu bina ya yan yatacaktır ya da bir ÅŸekilde takla atıp düşecektir. Fay hattından uzak alanlara yerleÅŸim alanları yapacağız. Fay hatlarının olduÄŸu yerlerde toprak verimi ve yer altı su kalitesi çok çok iyidir. Buraları tarım arazisi yapacağız, buralar tarım için mükemmel yerlerdir” diye konuÅŸtu.